İklim nedir?
Oldukça geniş bir bölgede meydana gelen atmosfer olaylarının uzun yıllar gösterdiği ortalama duruma iklim denir. Her gün meteoroloji istasyonlarında belirli saatlerde havanın o anki sıcaklık, nem, yağış...vb ölçümleri yapılır. İşte en az 50yıl gibi bir sürede ölçülen hava durumu ortalamaları bize o alanın iklimi hakkında bilgi verir.
Hava Kütlesi: Sıcaklık,basınç ve nem benzerliği olan büyük hava parçalarıdır. Dört hava kütlesi vardır. Bunlar
1. Ekvatoral Hava Kütlesi
2. Tropikal (Ekvatoral Üstü) Hava Kütlesi
3. Polar (Kutup Altı)Hava Kütlesi
4. Arktik (Kutbi)Hava Kütlesi
Hava Durumu: Belirli bir yerde belirli ve kısa bir süre içinde etkin olan atmosfer koşullarına hava veya hava durumu denir. Bunlar o günkü hava koşullarını ifade eder. Bu gün hava fırtınalı, bu gün hava kapalı, bu gün hava kar yağışlı gibi ifadeler hava durumunu anlatır.
İKLİM ELEMANLARI
I. SICAKLIK
İklim elemanları içinde en önemlisi sıcaklıktır. Dünya üzerinde sıcaklık değişimi diğer iklim elemanlarını da etkilemektedir.
Sıcaklığın yer yüzünde dağılışını etkileyen faktörler:
Yer yüzünde sıcaklık dağılışı şu etkenlere bağlıdır.
1. Güneş ışınlarının düşme açısı.
- Enleme bağlı olarak değişir
- Günün saatlerine bağlı olarak değişir
- Mevsimlere bağlı olarak değişir.
- Bakıya bağlı olarak değişir.
2. Güneş ışınlarının atmosferde aldığı yol.
3. Aydınlanma süresi
4. Kara ve deniz dağılışı.
5. Okyanus akıntıları
6. Atmosferdeki nem miktarı.
7. Yükselti.
8. Rüzgarlar
9. Bitki örtüsü
10. Kayanın cinsi
11. Kar örtüsü
1. GÜNEŞ IŞINLARININ DÜŞME AÇISI
Bir yere güneş ışını ne kadar büyük açıyla geliyorsa orayı o kadar çok ısıtır. Güneş ışınının yere düşme açısını etkileyen faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz.- Enlem Faktörü: Dünyanın şeklinin sonuçları ve enlemin etkileri konularında da değinildiği gibi güneş ışınlarının yere düşme açıları Ekvatordan Kutuplara doğru gidildikçe azalmaktadır. Bir alana birim güneş ışını ne kadar eğik açıyla geliyorsa o kadar fazla alana yayılacağı için ısıtma gücü de zayıf olacaktır. Bunu merceklerden de bilirsiniz. Elinizdeki merceği güneşli bir günde dik bir şekilde tuttuğunuzda küçük bir ışık dairesi yapar ve bu dairenin olduğu alanda kağıt yanmaya başlar. Eğer aynı merceği daha eğik tutarsanız birim ışığın düştüğü alanı genişletmiş olursunuz ve yanma gerçekleşmez. İşte ekvator ve çevresine dik ve dike yakın açılarla gelen güneş ışınları bu alanın daha fazla ısınmasına neden olurken, eğik açılarla geldiği kutuplar çevresinin az ısınmasına neden olur.
- Günün saatleri: Gün içerisinde dünya üzerinde her hangi bir yere sabah ve akşam saatlerinde güneş ışınları eğik açılarla ulaşır. Güneş ışınlarını bir yere en büyük açılarla geldiği saat o noktanın yerel saatine göre tam öğlen (12:00) dir. Öğlen (12:00) gün içinde en fazla sıcaklık depolandığı saattir. Zeminde depolanan bu ısı ışıma yoluyla en yoğun öğleden sonra 14:00 - 16:00 arasında Troposfere iletilir. Bu yüzden gün içerisinde en yüksek sıcaklık 14:00 - 16:00 arasında ölçülmektedir. Günün içerisinde en düşük sıcaklıklar ise güneş doğmadan önceki ilk bir saattir. Yani güneş sabah 6:00 da doğuyor ise en düşük sıcaklık 05:00 - 06:00 arasında ölçülmektedir. Gece boyunca ışıma nedeniyle ısı kaybeden zemin artık bu saatler arasında en düşük ışıma değerlerine ulaşır ve zemin üzerinde yer alan hava soğur.
- Mevsimler: Bilindiği gibi dünya yörüngesinde yıl boyunca aynı şekilde dönmez. Dünya yörünge hareketini yaparken bazı dönemler ekvator düzlemi ile yörünge düzlemi arasında 23027\ lık bir açı oluşur. Bu açı ekvator üzerine 900 açı ile düşen güneş ışınlarının 21 Haziran’da Yengeç dönencesine (23027\Kuzey), 21 Aralık’ta Oğlak Dönencesi’ne (23027\Güney) düşmesine neden olur. Bu nedenle güneş ışınlarının yıl içinde dik açıyla düştüğü tek alan yengeç ve oğlak dönenceleri arası yıl boyunca yaz mevsimini yaşar. Bu hareket iki yarım kürede de sıcaklığın farklılaşmasına neden olur. Yarım kürelerde en yüksek sıcaklık ve en düşük sıcaklıkların ölçüldüğü aylar şöyledir.
- Bakı: Her hangi yeryüzü şeklinin güneşe veya herhangi bir yöne dönük olma durumunu ifade eder. Kuzey yarım küredeki dağların güney yamaçları güney yarım küredeki dağların kuzey yamaçları güneş ışınlarını dik veya dike yakın açılarla alır. Bu durum dağların güneşe dönük yamaçlarının diğer yamaçlara göre daha fazla ısınmasına neden olur. Bu durum 21 Haziran ve 21 Aralık Tarihleri için farklıdır. 21 Haziran günü yengeç dönencesi ve güney kutup dairesi arasında kalan dağların kuzey yamaçları, 21 Aralık günü Oğlak dönencesi ile Kuzey kutup dairesi arasında kalan dağların güney yamaçları bakı etkisi altındadır.Örneğin Türkiye’deki dağların kuzey yamaçları hiç bir zaman güneş ışınlarını direkt olarak almaz. Buralar atmosferde güneş ışınlarının saçılması sonucu aydınlanırlar. Kuzey Anadolu dağlarının Karadeniz’e bakan kuzey yamaçları her zaman güney yamaçlarından daha nemli bir iklime sahiptir. Bu dağların güney yamaçlarına güneş ışınlarının dik ve dike yakın açılarla geliyor olması bu alanın daha kurak bir ikime sahip olmasında etkili olmuştur.
2. GÜNEŞ IŞINLARININ ATMOSFERDE ALDIĞI YOL
Atmosfer dünyanın şekline uyum sağlamakla birlikte güneş ışınları ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe yer yüzüne ulaşmak için atmosferde daha fazla yol kat etmek zorundadır. Güneş ışını atmosferde ne kadar fazla yol alırsa o kadar enerjisinden kayba uğrar ve o oranda da az ısıtır.
3. ATDINLANMA SÜRESİ
21 Haziranda Yengeç dönencesinden kuzeye doğru gidildikçe, 21 Aralıkta Oğlak dönencesinden güneye doğru gidildikçe gündüzler uzar. Bir yer ne kadar uzun süre güneş ışınına maruz kalırsa o kadar çok ısınır. Ancak yerin ve Atmosferin ısınmasında asıl etken güneş ışınlarının yere düşme açısı olduğu için, kutuplarda 6 ay gündüz yaşanmasına karşılık tüm yıl buralarda sıcaklık sıfırın altında seyreder.
4. KARA VE DENİZ DAĞILIŞI
Kara ve denizlerin dağılış şekli ve denizlerin sığ ya da derin olmaları bu alanların ısınma miktarlarında etkili olur.
Gündüz denizler kazandıkları ısı enerjisini derinliklerine doğru göndererek yüzeyine temas eden hava kütlesinin fazla ısınmasını engellerler. Deniz yüzeyi iki yolla gündüz serin kalır.
1. Deniz yüzeyi ısınmaya başladığı zaman buharlaşma gerçekleşir. Buharlaşma sırasında buharlaşan su buharlaşma yüzeyinden ısı alır bu şekilde yüzey serinlemeye başlar. Buharlaşma sonucu deniz yüzeyinde artan tuz denizin derinliklerine doğru çökerek ısıyı derine doğru taşımaya başlar.
2. Deniz sularının farklı sıcaklık özelliklerinden dolayı dikey ve yatay yönde akıntılar ısının taşınmasına ve yüzeyin serin kalmasına neden olur.
Gündüz karalarda ise ısınma 5-10cm’lik bir yüzey diliminde gerçekleşir. Çünkü toprak tabakası içindeki hava boşlukları tıpkı termoslarda olduğu gibi ısının derine doğru yayılmasını önler ve bu kısım aşırı ve hızlı ısınarak yüzeye temas eden hava kütlesinin de aşırı ve hızlı ısınmasına neden olur.
Gece denizlerin yüzeyleri soğumaya başladığı zaman ağırlaşan su derine doğru çökmeye başlar ve daha derinde yer alan yüzey sularına göre kısmen daha sıcak su yukarı doğru çıkar. Bu sefer yüzeye çıkan bu su üzerindeki hava kütlesini ısıtır.
Gece karalar; gündüz yüzeylerindeki biriktirdikleri ısıyı ışıma yoluyla çabucak kaybederler. Soğudukça da üzerilerindeki hava kütlesinin de soğumasına neden olurlar. Örneğin bir yaz gecesinde denizler karalardan ¼ oranında daha az soğumaktadır.
Kuzey yarım kürede karalar güney yarım küreye göre daha fazla yer kapladığı için burada yıllık sıcaklık farkları fazladır. Güney yarım kürede denizlerin fazla olması burada yıllık sıcaklık farklarının daha az olmasına (sıcaklıkların tutarlılık göstermesine) neden olmuştur.
3. OKYANUS AKINTILARI
Okyanuslarda daimi rüzgarlarla sürüklenen yüzey suları büyük okyanus akıntılarını oluştururlar. Bu sular geldikleri yerin sıcaklık özelliklerini gittikleri yerlere taşıyarak buraların sıcaklık değerlerinin değişmesine neden olurlar. Okyanus akıntılarını sıcak ve soğuk akıntılar olmak üzere iki gruba ayıra biliriz.
Örneğin Gulf stream ekvator üzerinde alizelerin etkisiyle Atlas Okyanusu’nda oluşup kuzey yarım kürede Avrupa’nın batı sahillerinde ılıman okyanus ikliminin gözükmesine neden olur. Yine Atlas Okyanusu üzerinde meydana gelen Kanarya Soğuksu Akıntısı kuzeyden güneye doğru inerek Afrika Kıtasının Batı sahillerinde etkili olur. Bu alanda, soğuk olduğu için, atmosferdeki nem oranını düşürerek Büyük Sahra Çölünün Atlas Okyanusu kıyılarına kadar sokulmasına neden olmuştur. Bu iki akıntı dışında bir çok okyanus akıntısı vardır. (Güney Yarım Küre’de, Brezilya sıcak su akıntısı, Benguela Soğuk Su Akıntısı; Kuzey Yarım Kürede, Kalifornia Soğuk Su Akıntısı, Oyaşiyo Soğuk Su Akıntısı, Kuroşiyo Sıcak Su Akıntısı....vb)
4. ATMOSFERDEKİ NEM MİKTARI
Atmosferdeki nem (su buharı) havanın aşırı ısınıp, aşırı soğumasını önler. Bunu iki yolla yapar.
- Su buharı güneşten gelen ışınları tutarak veya yansıtarak karaların aşırı ısınmasını önler.
- Gece ise ışıma yolu ile uzaya kaçacak olan ısı ışınlarını tutarak aşırı soğumayı önler.
UYARI: Havanın nem miktarı, deniz ve karaların farklı ısınma özellikleri, karasallık ve denizsellik kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Karasal ve denizsel alanlarda farklı ısınma özellikleri aşağıdaki sonuçları ortaya çıkarır.
- Karasal ortamlarda nem miktarı az olduğu için ve karaların çabuk ısınıp çabuk soğuma özelliğine bağlı olarak yıllık ve günlük sıcaklık farkları fazladır.
- Karasal ortamlarda nem az olduğu için sıcaklık değişimleri hızlı gerçekleşir. Yani geçiş mevsimleri ( İlkbahar, Sonbahar) kısa sürer.
- Karasal ortamlarda yıllık ve günlük maksimum sıcaklık ile minimum sıcaklıklar arsında fark fazladır.
- Karsal ortamlarda yıllık ve günlük sıcaklık farklarının fazla olması bu alanlarda kayalarda mekanik çözülmeyi hızlandırmıştır.
- Denizlerde yıllık maksimum ve minimum sıcaklık değerlerine karalardan bir ay gecikmeli olarak ulaşılır. Karalarda yıl içinde en soğuk ay Ocak ayı iken, denizlerde en soğuk ay şubat ayıdır. Bunun nedeni denizlerin yazın depo ettikleri ısıyı karalardan daha yavaş tüketmeleridir
5. YÜKSELTİ
Deniz seviyesinden yukarı doğru çıkıldıkça her 100m de sıcaklıklar 0,50C düşmektedir. Yüksek alanlar ısınsa bile Su buharı, oksijen, Azot...vb ağır gazların deniz seviyesinden yukarı çıkıldıkça azalması Atmosfer yoğunluğunun az olmasına neden olur. Bu da atmosferin ısı tutumunu güçleştirir.
Yükseltiye Bağlı Sıcaklık Değişimlerinin Sonuçları
- Yüksek yerler ısınsa bile bu ısıyı çabuk kayıp etmektedirler.
- Yüksek alanlarda günlük sıcaklık farklarının belirgin olarak yaşanıyor olması, bu alanlarda kayaların mekanik olarak parçalanmalarını hızlandırmıştır.
- Yağışlar çoğunlukla yüksek alanlarda (Ekvatoral bölgede 4000m-Orta Kuşakta 3500-2000m – Kutup dairelerinden itibaren 0m) kar şeklinde gerçekleşir.
- Türkiye’nin bulunduğu enlemler için daimi kar( Toktağan kar) sınırı 3000-3500m dir. 3000-3500m üzerinde kar yıl boyunca yerde kalır
- Yükseltiye bağlı sıcaklık değişimi bir dağ yamacında doğal bitki örtüsünde farklılıklara neden olmuştur. ( Aşağıdan yukarı doğru bitki örtüsü sıralanması şu şekildedir. Geniş Yapraklı Ormanlar, Karışık Ormanlar, İğne yapraklı ormanlar, Alpin Çayırları )
- Tropikal kuşakta nüfus daha serin olan yüksek yerleri tercih etmiştir.
- Yüksek alanlarda daha çok soğuğa dayanıklı ve olgunlaşma süresi kısa olan bitkiler yetiştirilir. (Çavdar, arpa)
- Eğer yüksek bir alanda bir tarım ürünü yetiştiriliyorsa bu bitkinin olgunlaşma süresinde gecikme olur.
- Yüksek ve alçak alanlar arasında sıcaklık farkı yaylacılık faaliyetlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
6. RÜZGARLAR:
Rüzgarlar da okyanus akıntıları gibi geldikleri yerlerin sıcaklık ve nem özelliklerini ulaştıkları yerlere taşırlar. Kuzey Yarım Küre’de Güneyden esen rüzgarlar sıcaklıkları arttırırken, kuzeyden esen rüzgarlar düşürürler. Güney Yarım Küre’de ise kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı artırırken güneyden esenler sıcaklığı düşürürler. Örneğin Türkiye’de güney sektörlü rüzgarlar (Lodos, Kıble, Keşişleme) sıcaklığı artırırken, kuzeyden esen rüzgarlar (Karayel, Yıldız, Poyraz) azaltmaktadırlar.
7. BİTKİ ÖRTÜSÜ
- Ormanlar sıcaklık üzerinde deniz ve göllere benzer bir etki yapar.
- Sık orman örtüsü altında aşırı sıcaktan korunan bir bölge bulunur.
- Bitkiler terleme yoluyla bulundukları ortamda nem oranını yükselterek günlük ve yıllık sıcaklık farklarının azalmasına neden olurlar.
- Bitkiler geceleri ışımayı azaltarak toprağın gece aşırı sıcaklık kaybını önlerler.
8. KAYANIN CİNSİ
Açık renkli ve parlak yüzeyli kayalar gelen güneş ışınlarını yansıtarak yerin fazla ısınmasını engellerler. Koyu renkli ve mat kayalar ise gelen güneş ışınlarını emerek yerin daha fazla ısınmasında etkili olurlar.
9. KAR ÖRTÜSÜ
Kar beyaz ve oldukça parlak olduğu için gelen güneş ışınlarını önemli ölçüde yansıtır.(%70-90 oranında). Diğer taraftan kar örtüsü içinde buluna hava boşlukları yalıtkan bir rol oynayarak gece yerin ışıma yoluyla sıcaklık kaybetmesini önler. Kar az ısınan ve buna karşılık toprağın aşırı soğumasını önleyen bir örtü görevi görür. Yurdumuzda kış buğdayının yetişmesine olanak sağlayan kar örtüsüdür. Kar kış buğdayını aşırı soğuktan (don olayı) korur.
İZOTERM HARİTALARI
İzo=Eş ; term=sıcaklık anlamlarına gelmektedir. İzoterm haritaları eş sıcaklık eğrileriyle hazırlanan haritalardır ve her hangi bir alanda sıcaklık dağılışını gösterirler.
İzoterm Eğrisi: Belirli bir dönemde (günlük, aylık, yıllık) yapılan ölçümlerde, aynı sıcaklık değerlerini gösteren noktaların birleştirilmesiyle elde edilmiş eğrilerdir.
Termik Ekvator: Meridyenlerin en sıcak noktalarının birleştirilmesiyle elde edilmiş izoterm eğrisine Termik Ekvator denir.
İndirgenmiş Sıcaklık: Yükseltinin sıcaklık üzerindeki etkisi yok sayılarak elde edilen sıcaklık değeri. Bilindiği gibi deniz seviyesinden yukarı doğru çıkıldıkça sıcaklıklar her 100m de 0,50C düşmektedir.
DÜNYA YILLIK ORTALAMA İZOTERM HARİTASININ YORUMU
İzoterm eğrileriyle hazırlanmış dünya izoterm haritasında, yeryüzü sıcaklık bakımından üç büyük kuşağa ayrılmıştır.
1. Sıcak Kuşak: Yıllık sıcaklık ortalaması 200C üzerinde olan alanlar. Genelde dönenceler arasında bulunur. Tropikal kuşağın geniş bir bölümünü içine alır. Bu kuşak karalar üzerinde genişlerken, okyanuslar üzerinde daralmaktadır. Bunun nedeni karaların denizlerden daha fazla ısınıyor olmasıdır.
2. Orta Kuşak (Ilıman Kuşak): Yıllık sıcaklık ortalaması 100C ile 200C arasında değişen alanlardır. Yine bu kuşak da karalarda geniş, okyanuslar üzerinde dardır. Kuzey Yarım Kürede kıtaların batı sahillerinde sıcak okyanus akıntıları nedeniyle genişlerken doğu sahillerinde daralmaktadır.
3. Soğuk Kuşak: Yıllık sıcaklık ortalaması 100C in altında olan alanlardır. Kuzey Yarım Kürede kıtaların batı sahillerinde sıcak okyanus akıntıları bu kuşağı daraltırken, doğu sahillerindeki soğuk okyanus akıntıları genişlemesine neden olmaktadır.
Eğer dünya üzerindeki sıcaklık dağılışı yalnızca enlem faktörüne (enleme bağlı olarak güneş ışınlarının düşme açıları ekvatordan kutuplara gidildikçe azalır) bağlı olsaydı izoterm eğrileri paralellerle aynı doğrultuyu takip ederler yani paralellerle çakışırlardı. Ancak İzoterm eğrileri
- Kara ve denizlerin farklı ısınma özellikleri
- Okyanus akıntıları
- Daimi Rüzgarlar
- Güneş ışınlarının yıl boyunca en dik düştüğü yer olan ekvator üzeri dünyanın en sıcak yerlerini oluşturması gerekirken, termik ekvator, ekvator çemberi gibi düz değil eğri bir şekilde uzanmaktadır.
- Kuzey yarım küre karaların fazla olması nedeniyle güney yarım küreden daha sıcaktır.
- İzoterm eğrileri kuzey yarım kürede güney yarım küredekinden daha fazla sapma gösterir. Bunun nedeni Kuzey yarım kürede karaların, güney yarım kürede ise denizlerin daha fazla yer kaplıyor olmasıdır.
- Dünyanın en soğuk alanları kuzey yarım kürededir.
DÜNYA OCAK AYI İZOTERM HARİTASI
- Dünyanın en soğuk yerleri kuzey yarım kürede yer almaktadır.( Sibirya, Kuzey Kanada)
- Termik ekvator güney yarım küreye kaymıştır.
- Dünyanın en sıcak yerleri güney yarım kürede bulunmaktadır.( Oğlak Dönencesi çevresi)
DÜNYA TEMMUZ AYI İZOTERM HARİTASI
Dünya TEMMUZ ayı İzoterm haritası |
- Dünyanın en sıcak yerleri kuzey yarım kürede 300K enlemi civarında yer almaktadır
- Termik ekvator kuzey yarım küreye kaymıştır.
- Kuzey yarım kürede karalar denizlerden daha sıcaktır.
TÜRKİYE’DE SICAKLIK DAĞILIŞI
TÜRKİYE YILLIK SICAKLIK ORTALAMALARI İZOTERM HARİTASI
1. Genel olarak ülkemizde sıcaklıklar batıdan doğuya doğru, kıyıdan iç kesimlere doğru düşmektedir. Bu düşüşün asıl nedeni yükseltidir.
2. En yüksek sıcaklık değerleri; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve Akdeniz Bölgesi kıyı kesiminde karşımıza çıkmaktadır.
3. En düşük sıcaklık değerlerine sahip alanlar ise Erzurum- Kars Platoları ve Hakkari Bölümü dağlık yöresidir. Buralarda yıllık sıcaklık ortalaması 40Cnin altına düşmektedir. Bu alanlarda sıcaklığın düşük olmasının nedeni bu alanların yüksek alanlar olmalarıdır.
TÜRKİYE YILLIK ORTALAMA İNDİRGENMİŞ SICAKLIK DAĞILIŞI
1. Enlem faktöründen dolayı sıcaklıklar güneyden kuzeye doğru düşmektedir. Güney ve kuzey kesim arasında 7-80C fark görülmektedir.
2. Doğu Karadeniz’in Batı Karadeniz’den daha sıcak olmasındaki asıl neden Doğu Karadeniz’in kuzeyinde yer alan Kafkas Dağlarının kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerinin buraya sokulmasını önlüyor olmasıdır.
3. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en sıcak alan olmasının nedeni bu alanın güneyden gelen sıcak çöl rüzgarlarına açık olması ve denizel etkiden uzak olmasıdır.
TÜRKİYE OCAK AYI İNDİRGENMİŞ SICAKLIK DAĞILIŞI
1. Sıcaklıklar kıyılardan iç kesimlere doğru düşmektedir. Bunun nedeni karasallık ve yükseltidir. En düşük sıcaklıklara kuzeydoğu Anadolu’da ulaşılır.
2. En yüksek sıcaklık Akdeniz Bölgesinde görülmektedir. Bunun nedeni denizsellik ve enlemin etkisidir.
TÜRKİYE TEMMUZ AYI İNDİRGENMİŞ SICAKLIK DAĞILIŞI
1. Bu dönemde en sıcak yer Güneydoğu Anadolu Bölgesidir. Burada sıcaklıklar 30-340C civarındadır.2. Ege ve Akdeniz kıyılarında sıcaklıklar 25-300C arasında değişmektedir.
3. Kuzeydoğu Anadolu platolarında sıcaklıklar 200C nin altına düşmektedir. (Erzurum’da 160C, Kars’ta 17,20C Sarıkamış’ta 15,60Cdir.)
4. Kuzeydoğu Anadolu’da sıcaklıkların bu kadar düşük olmasının nedeni yükseltidir.
TÜRKİYE EŞ SICAKLIK FARKLARI (İZOAMPLİTÜD) DAĞILIŞI
1. Türkiye’de sıcaklık farkları kıyılardan iç kesimlere doğru artmaktadır.
2. Kıyılarda denizin varlığından ötürü nemin fazla olması (Denizel Etki) bu alanlarda yıllık sıcaklık farklarını azaltmıştır.
3. Karasallıktan etkilenen alanlar, yani iç kesimlerde ise yıllık sıcaklık farkları fazladır.
4. Batıdan denizel etkinin iç kesimlere kadar sokulamamasının nedeni Ege bölgesinin iç kesimlerinin ( İç Batı Anadolu) yüksek olmasıdır.
5. Ülkenin kuzeyinde ve güneyinde yer alan kıyı çizgisine paralel uzanan dağlar da (Kuzey Anadolu Dağları, Toros Dağları) kıyıda bir duvar gibi denizel etkinin iç kesimlere sokulmasını önlemektedirler.
6. Türkiye’de kıyı dağlarının uzanış doğrultuları karasal iklim alanlarını genişletmiştir.